ya da sorgu sual...
- bu yol nereye gidiyor?
- sen nereye gidicen?
- bir yere gitmiyorum, yolun nereye çıktığını sordum.
-...
ya da
- bir yere gitmeyeceksen niye soruyorsun?
genellikle yanıt gelmez, merakınızı gideremediğinize mi yanarsınız, yoksa ayak üstü sorgulanmanıza mı ya da terslenmenize mi?
sorgulamayı bu kadar sevmemizin nedenini hep merak etmişimdir. sözlü kültürden, yazılı kültürü atlayıp, işitsel/görsel kültüre geçişimizin de etkisi olmakla birlikte, yabancıya duyulan güvensizliğin de payı var. hadi o yabancı. ya yakın çevreden olanların yaptıklarına ne demeli? onlar da farklı değil.
- bi arazi alıp köyde yaşamak istiyorum. bildiğin var mı hiç?
- niye, köyde yaşamak istiyorsun?
- şehirde yapamıyorum, trafik, gürültü vs. vs.
- niye şehirde yapamıyorsun?
- sana ne, konumuz bu mu yani?
- sen bilirsin!
yardımcı olabileceğini düşündüğüm bir tanıdıkla aramda geçen konuşma... önce köyde yaşama konusunu, ardından şehir hayatından bıkmış olmamı sorgular. ama ondan yardım istediğim konudan tek kelimeyle söz etmez. niye peki, onu ilgilendiren ne? belki, kendi hayatını kurgulayamaması, olduğu gibi kabullenmesi... bir başkası bir şey yapmaya kalktığında, buna şaşırması. nasıl yapılacağını bilmediği bir şey konusunda, kendisinden yardım istendiğinde, nasıl yardım edeceğini bilememesi.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder